İnstagram Pinterest Twitter VFSP - YouTube Facebook
Vize ve Final Soruları / Celal Bayar Üniversitesi / Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi
0

Karşılaştırmalı Kamu Yönetimi Final Soruları

 Sorular
  1. Fred Riggs’in “Prizmatik Toplum Kuramını” açıklayınız.
  2. Genel sosyal kültürün idari performans üzerindeki etkisi açısından kültürel sistemleri tartışınız.
  3. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri açısından üyelik müzakereleri sürecinin temel özelliklerini değerlendiriniz.
  4. Kamu sektöründe inovasyonun karşılaştığı engelleri tartışınız.
  5. İnovasyon uygulamalarından bürokrasinin azaltılması çalışmalarını açıklayınız, örnek veriniz.
  6. Kamu politikasında müzakere yöntemlerinden müzakereci forumlar ve müzakereci anketleri karşılaştırınız.
  7. Kamu politikasında müzakere biçimlerini (sert pazarlık ve karşılıklı kazanım) karşılaştırınız.
  8. ABD’deki belediyeler ile Almanya’daki belediyeleri karşılaştırınız.
  9. ABD’deki yerel yönetim türlerinden okul bölgelerini açıklayınız.
  10. İngiltere ve Fransa’da merkez-yerel ilişkilerini karşılaştırınız.
  11. Fred Riggs’in “Prizmatik Toplum Kuramı”nı açıklayınız.
Riggs’in tüm çabası Batılı olmayan ülkeleri anlamaya yöneliktir. Çünkü Riggs, Batılı deneyimlerin tamamen anlaşıldığını düşünür. Güneydoğu Asya ülkeleri ile sınırlı olmuştur. Bu ülkeleri ABD’nin siyasal bürokratik yapısıyla karşılaştıran Riggs, bu gözlemleri sonucunda Prizmatik Toplum Kuramını oluşturmuştur. Batılıyı, Batılı olmayandan ayırmak için yapılması gerektiğini savunmaktadır. Tarıma dayalı modeli “agraria”, sanayiye dayalı modeli de “industria” olarak adlandırmıştır. 
Bir yapının, toplumun varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan bütün işlevleri yerine getirdiği bütünüyle varsayımsal bir toplum düşlemiş, bunu da tıpkı beyaz ışığın birleşmesinde olduğu gibi “kaynaşmış model” olarak adlandırmıştır.
Buna karşılık olarak da, her işlevi yerine getirmek üzere ayrı bir yapının bulunduğu bir başka toplum düşlemiş ve bunu da tıpkı gökkuşağının değişik renklere kırılmasına benzeterek “kırılmış ya da ayrışmış model” olarak adlandırmıştır.
Bu iki uç noktanın ortasına ise yine ışık örneğinden yola çıkarak, ışığın kırılmasını ya da ayrışmasını sağlayan prizmayı yerleştirerek, iki toplum tipinin orta noktasında bulunan toplumun yapısını da “prizmatik model” olarak adlandırmıştır.
Riggs’e göre, gerek kaynaşmış gerek kırılmış toplum modelini gerçek dünyada bulmak mümkün değildir. Kaynaşmış modeli andıran bazı toplumları bulabileceğimiz gibi, kırılmış modele benzeyen bazı toplumları da gerçek yaşamda bulabiliriz. Riggs, prizmatik modelin en belirgin niteliklerini türdeş olmama, biçimcilik ve çakışma şeklinde belirlemektedir. Bununla birlikte, Riggs’e göre, biçimselliğin en üst düzeye çıktığı toplum biçimi, ayrışmış ve kaynaşmış toplumların arasında bulunan prizmatik toplumdur.
Riggs’in kuramını oluşturan diğer modellerden Bazaar-canteen modeli prizmatik toplumun ekonomik yapısını, clects modeli toplumsal yapısını, sala modeli ise kamu yönetimi sistemini anlatmaktadır. 
Ayrışmış toplumlarda fiyatı belirleyen pazar koşulları, kaynaşmış toplumlarda güç dengesi, saygınlık, dayanışma Prizmatik toplumda ise pazar etmenleriyle ortam etmenleri bir arada bulunur ve fiyatı birlikte belirlerler.
Riggs, kuramında yer alan üç toplumun kamu yönetimlerini de benzer bir çözümleme ile değerlendirmektedir. Ayrışmış toplumun kamu yönetimine son derece verimli ve ussal olan office (büro) denir. Kaynaşmış toplumda siyasal ve yönetsel kararların birlikte alındığı, belirgin bir amacın olmadığı chamber (oda) adını alır. Prizmatik toplumda ise kamu yönetimi, görevlileri belirlenmiş amacı yazılı kurallar çerçevesinde gerçekleştirmek için değil, yazılı kuralları fiili durumlara uygulamak için çalışanların olduğu “sala” adını kullanmaktadır. 
Değişmenin kaynağına göre bir toplumun prizmatik özellikleri az ya da çok yaşayacaktır. Bu gelişme isteği ile ilgili üç durum söz konusudur: Eğer değişim baskısı içten gelmişse endo-genetik, toplum kendisi istemeden bir takım dış faktörlerin sonucu olarak gerçekleşirse exo-genetik, iç ve dış değişim baskıları eşit ise equi-genetik (dengeli) adını alır.
  1. Genel sosyal kültürün idari performans üzerindeki etkisi açısından kültürel sistemleri tartışınız.
Öncelikle üzerinde durulması gereken nokta, bürokrasinin toplum içinde, geniş ölçekli bir örgütlenme aracı olarak ne ölçüde kabul gördüğüdür. Toplumlar arasında, girişimci ve bürokratik toplumlar şeklinde bir ayırım yapılır. 
İngiliz toplumu girişimci bir toplum örneği olarak kabul edilir. İngiltere'de, yönetim biçimi kişisel bir nitelik sunar. Bürokrasiye rağmen kararlar, kişisel tartışma yolu ile alınması yönündedir. Bürokrasi, kamusal bir örgütlenme biçimi olarak doğal ve kabul edilebilir bir nitelik taşır. 
Asıl fark bu ülkelerle Batılı olmayan ve endüstrileşmemiş ülkeler arasında bulunur. Batılı olmayan ülkelerde bürokratik yöntemlerin kullanılması, Batılı ülkelere göre daha az kabul görmektedir. Batı'ya Özgü bu bürokrasi kavramının, Batılı olmayan ülkelere aktarılması girişimleri, genellikle bürokrasinin yönteme ilişkin normlarının bırakılarak, biçimsel yönlerinin benimsenmesi ile sonuçlanmıştır. Buna göre kültürel sistemler, kuralların genelliği ve kişisel olmayışına ilişkin bu bürokrasi kavramından yana olup olmamaları açısından sınıflandırılabilirler. 
1. Akılcı Kültür ya da Tümden gelim
Gelişmiş çoğu ülkenin karakteristiklerine sahiptirler ve özellikle kıta Avrupası'nda görülürler. Bu kültürlerde, karar alma yöntemi olarak, tartışma yerine, bürokratik karar alma yöntemi geçerlidir. Söz konusu bürokratik karar alma biçiminde, belli bir olaya ilişkin bir karar, hukuksal bir kuraldan muhakeme yolu ile sonuç çıkarma temeline dayanarak alınır. Eğer tümden gelim, doğru olarak uygulanırsa, tartışacak bir neden yoktur. Gerek idareci gerekse birey, kavramın yeterliliğini ve uygunluğunu kabul edebilir. 
2. Pragmatik ya da Ampirik Kültür 
Akılcı kültür karşısında, Kuzey Avrupa'nın büyük bölümünü ve İngiltere'yi karakterize ettiği söylenen pragmatik ya da ampirik kültür yer alır. Genel kurallar, tek tek bireylere ilişkin kararlardan doğar. Bu tip kültürün belki en iyi örneği, tek tek bireylere ilişkin yüzlerce karardan oluşan İngiliz ve Amerikan örf, adet hukukunun uygulandığı ortam olabilir. Bu kültür, bürokrasilerin gelişmesine ya da kişisel olmayan kararların alınmasına uygun değildir. Her bir olay, belli bir derecede yeni bir durum anlamına gelir. Burada idari ve hukuksal kararlar, hemen hemen aslında kişiseldir.
  1. Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri açısından üyelik müzakereleri sürecinin temel özelliklerini değerlendiriniz.
ODAÜ ülkelerinin İlerleme Raporları ve Katılım Ortaklığı Belgelerindeki tespitler 3 grub a ayrılabilir:
İlk olarak reformla ilgili kanunun hazırlanıp hazırlanmadığı, ya da meclise sunulup sunulmadığı 
2. aşama da kanunun geçip geçmediği konusu ele alınır; 
3. aşama da ise kanunun uygulanması veya kurumun işlerlik kazanması değerlendirilir. 
Doğu Avrupa’da komünizmin çöküşünden sonra AB kaliteli demokrasi, hukuk devleti ve ekonomik reformları desteklemiştir. Bu reformlar arasında kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması, etnik azınlıkların haklarının korunması, ekonomide hukuk devleti ve saydamlığın geliştirilmesi sayılabilir. AB Komisyonu, ülkelerin kamu yönetimi reformları kapsamında ele almaları gereken öncelikli konuları tespit etmiş, takvime bağlamış ve önlemler paketi şeklinde ortaya koymuştur. Çalışmaları desteklemek amacıyla 2002 yılından itibaren her aday ülke için bir eylem planı hazırlanmasını öngörmüş, bu yöndeki çabaları mali açıdan desteklemek için de kaynak ayırmıştır. Ayrıca yapısal ve uyum fonlarının yönetimi için idari kapasite, etkin izleme, mali yönetim ve bölgesel düzeyde kontrol konularına çok açık bir vurgu yapılmıştır
Yeni üye ülkelerde kamu yönetiminin zayıf, kaynak sıkıntısı çeken, verimsiz ve yolsuzluk eğiliminde bir kurum olduğu ve hepsinden öte, siyasallaşmış olduğu kabul edilmekteydi. 
Diğer taraftan reform süreci, ODAÜ ülkelerinin siyasi seçkinlerin arasında, AB’nin ileri sürdüğü koşullara gereğinden fazla önem atfedildiği şeklinde bir düşünce oluşmasına yol açmıştır. Buna ek olarak müktesebata uyum, sancılı ekonomik reformlar ve toplumsal huzursuzluk getirmiştir. AB’ye uyum süreci bazıları için fırsatlar açarken, diğer taraftan başkalarının yerleşik çıkarlarına ve kökleşmiş zihniyetlerine meydan okuma anlamına gelmiştir. Dolayısıyla “Avrupa’ya Dönüş”, yeni “kazananlar” ve “kaybedenler” grupları oluşturmuştur. 
  1. Kamu sektöründe inovasyonun karşılaştığı engelleri tartışınız.
1.Kamu sektöründe inovasyon kültür ve dostluğu ortamın yaratılması sorunu vardır. 
2.Kamu sektöründe reform riskli bir iştir, üst düzey risk yönetimi kapasitesi gerektirmektedir. Bu ise pek çok kamu kurumunda mevcut değildir.
3.Kaynak kıtlığıdır. Bu sadece finansman değil, insan kaynağı konusunda da böyledir. 
4.Doğru değerlendirme süreçlerinin uygulanması gereklidir. Reformun ne kadar gerekli olduğunu, uygulandıktan sonra ise ne kadar başarılı olduğunu değerlendirmek şarttır. 
5.Disiplinler arası işbirliğinin güçlendirilmesi gereklidir. Zira günümüzde kamu hizmetlerinin geliştirilmesi ve sunumu süreçleri çok boyutlu bir hal almıştır.
6.Vatandaşları da reform politikalarının ve uygulamalarının oluşturulması süreçlerinin bir parçası yapmak için müzakere mekanizmalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu aynı zamanda demokrasinin de bir gereğidir. 
7. Kamu sektörünün elindeki bilgilerin yeniden kullanımının teşvik edilmesine önem verilmelidir.  
8. Kamu sektörüne ait bilgilerin açılması önemlidir. Bu husus, saydamlıkla kaçınılmaz olarak bağlantılıdır. 
9.Kurumlar arası işbirlikleri ve ağlar, deneyimlerin paylaşılması ve bilginin yayılması açısından çok değerli mekanizmalardır. Ancak kamu kurumlarında işbirliği, ortaklık ve ağ oluşturma kapasitelerinin yeterince geliştiğini söylemek kolay değildir.
10.Uluslararası işbirliği pratikleri, bu engellerin aşılması için faydalı bir yöntemdir; Avrupa özelinde bu problemin Birlik kurumlarını da hesaba katmak gerekir. 
11.Kamu sektöründeki inovasyonun sistematik olarak ölçülmesi başlı başına bir meydan okumadır. Elbette bunun en önemli sebebi kamu sektörünün sunduğu hizmetlerin çoğunun sayısallaştırılmasının mümkün olmamasıdır. İnovasyonun etkisini ve başarısını ölçmeye yönelik objektif ve evrensel kabul gören kriterler geliştirilememiştir; 
12.Kamu sektöründeki yenilikçi projelerin görünürlüğünün arttırılması gereklidir. 


SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ
Bu Sayfayı Arkadaşlarınla Paylaşmak İster misin ?
GERİ DÖN




İsim:*
E-Mail:
Güvenlik: *